30 Temmuz 2010 Cuma

Friedrich Nietzsche'nin Sözleri aforrizmaları

Bu yazı ilk yazılmış olduğu tarihten beri çok tutulduğu için yeniden derledim.Nietzschenin istisnasız tüm kitaplarını okumuş biri olarak eğer vakit bulabilirsem kendisiyle ilgili daha çok şey paylaşmak isterim.Her ne kadar kendisi hakkında çok fazla bilgi internette bulunabilmekteyse de kendisinin ne kadar anlaşılıp anlaşılmadığı hala tartişmalı bir konudur.Nietzsche en çok tartışılan filozofların başında gelme özelliğini daha uzun yıllar sürdürecek gibi görünüyor.Kendisinin de dediği gibi o yaşadığı çağın değil gelecek kuşakların filozofuydu.

Kimileri Nietzsche nin sağlıklı bir zihne sahip olmadığı hastalığının sağlığının akli fonksiyonlarını doğrudan eklediği dolayısıyla onun düşüncelerinin de bu patolojik durumun sonucu olduğu kanısındadır.Nietzchenin çeşitli mide rahatsızlıkları yanında sıkı bir migren hastası olduğunu hepimiz bilmekteyiz.Ve bununda onun sağlığını etkilediği hatta bunun dışında görme problemi yaşadığı onun hastalığının ilerleyen safhalarında okumayı bırakıp artık sadece yazmaya çalışmak zorunda kaldiğini da biliyoruz. Her ne kadar organik fiziksel hastalıkların insan psikolojisine inkar edilemez etkisini kesin ve net şekilde kabul ediyorsak bile yine de Nietzche gibi değerlendirken böylesine çağını aşmış bir filozofun düşüncelerini felsefesini değerlendiriken olayı büyük ölçüde bu basit ve sığ nedenlere bağlamak en hafif tabiriyle kendisine yapılmış büyük bir haksızlıktır.Nietzchenin biribiriyle çelişkili gibi görünen bazen tutarsız olduğu konusunda kesin kanaat getirilen kimi düşünceleri aslında onun sağlık durumundan ziyade onun sofistike oldğuna hiç şüphe olmayan kişiliği ile ilgiliydi.

Nietzsche her ne kadar inişli çıkışlı dönemler geçirmiş olsada örnek verecek olursak Lou Solome’na karşılıksız denelebilecek şekilde aşık olduğu dönemin sonrasında yazdığı Böyle Buyurdu Zerdüşt eserinin keskinliği akabinde şekilde kadınlar hakkındaki fikirlerini çok daha sert cümlelerle ifade etmesi elbette Onun ruh halinin eserlerine yansıdığının bir göstergesidir.Nitekim ilk eseri Müziğin Doğuşundan Tragedya daha çok bir akademisyen bakış açısıyla yazılmışken “Böyle Buyurdu Zerdüşt” değerleri ve insanlığın kurtuluşunu yeniden tanımlaması açısından daha subjektif; veya “Wagner olayı” kişisel bir hesaplaşma olma açısından daha insani daha bireysel daha kişinin kendisine has öğelerin esas olduğu eserler olmuşlardır.Yine de unutmamak gerekir ki bir kişi,bir aklın ortaya koydukları bizzat o akıldan o bedenden bağımsız olaamaz.Her kim bunun aksini iddia ederse büyük bir hataya düşer.Zira bir aklın varsayımları bir kişinin ortaya koydukları,fikirleri,düşüncelerinin kaynağı yine bizzatihi o kişinin kendisi olacağından kişi hiçbir zaman kendisinden bağımsız olamayacaktır.Neden sonuç ilişkisi içersinde işleyen süreçte insanları bir takım düşüncelere götüren faktörler vardır.Kişinin önüne bazen hazır olarak bazense yalnızca işlenmemiş ve ham olarak malzemeler önüne konur.Bunları işleyip işlememek veya ne şekilde işleneceğine karar vermek,neyin doğru neyin yanlış olduğu konusunda seçimlerde bulunmak bireyin içinde bulunduğu kültürü benimseyip benimsememsine dolayısıyla yeteneklerine doğuştan getirdiği genetik faktörlerin kendisine nasıl ve ne şekilde etki edeceğine bağlı olarak değişkenlik gösteren organizmanın kendi zihninde yaşadığı bir süreçtir. Bu anlamda Nietzsche herhangi bir insan gibi tabiatın işleyen nedenselliğine bağlı olarak elbette determinist bir süreçten geçmiştir. Fakat bütün bunlar çağını aşmış bağımsız bir Filozof olan Nietzchenin eserlerinin okunmaya değerliğine ve hayata getirdiği yepyeni bakış açısını dikkate değer bulmamıza asla gölge düşeremez.

Zira Nietzsche bir çok Filozoftan farklı olarak çok özel bir insandır.Hiç bir akıma hiç bir felsefe okuluna dahil olmadığı gibi sadece yazmaktan öte yazdıklarıyla özdeşleşen olağandışı bir insandır. O kuşkusuz bir bardak suda fırtına yaratmadı. Bir çoğumuz sadece onun İçinde kopan fırtınaları yalnızca anlamaya çalışarak bile büyülendi.Elbette daha fazla etkilenenler ise onun içinde kopan fırtınaları kendi içinde yaşaynalardır.Onlar Nietsche’yi bir filozof olmasının çok daha ötesinde bir yerde tanımlayacaklardır.Kuşkusuz Nietsche öğretilerine ne diyecek olursak olalım onun dili kullanmadaki ustalığı eşsiz anlatım gücü ve filozoflar arasında bence Tek kutsal kitap vari kitap olan “Böyle Buyurdu Zerdüşt” gibi bir eseri yazmasıyla ne denli yüce bir beyin olduğunu açık bir şekilde göstermiştir. Ve yine onun gözlem gücü insan psikolojisini anlamadaki başarısını Sigmund Freud,C.Gustav Jung gibi psikiyatrların ondan yararlanmasıyla da apaçık bir gerçek olarak tescillenmiştir.

kaynak:sevgiadasi.com


Zerdüşt, sen doğru sölüyorsun. yükseklere çıkmak istediğimden beri kendime güvenmiyorum. artık kimse bana güvenmiyor. bu nasıl oluyor? ben hızla değişiyorum. bugünüm dünüme zıt düşüyor. merdivenleri çıkarken çok defa, bir iki basamak birden atlıyorum. bunu hiçbir basamak bağışlamıyor. yukarı çıkınca kendimi her zaman yalnız hissediyorum. kimse benimle konuşmuyor. yalnızlığın buzu beni titretiyor. yükseklerde olmayı neden istiyorum? benim küçümsemem ve özlemim beraber yürüyor. yükseklere çıktığım oranda yükselenleri küçümsüyorum. yüksekte olanların işi ne? yükselmemden ve sendelememden ne kadar utanıyorum! solumamla ne kadar alay ediyorum! uçanlardan ne kadar nefret ediyorum! yükseklerde ne kadar yorgunum.

Delikanlı burda sustu. Zerdüşt etrafındaki ağaca baktı ve şöyle dedi:

Ağaç, bu yüksek dağda yalnız duruyor. Boyu, insan ve hayvanı asmıştır. Eğer konuşmak isteseydi onu anlayacak kimse bulunmazdı. o, o kadar boylanmıştır. - şimdi bekliyor ama- neyi bekliyor? o bulutlara yakın bulunuyor; galiba ilk yıldırımı bekliyor.”

Nietzsche’nin Sözleri

HiÇ bir zaman barış yoktur, çünkü barış zamani canavar kendi kendine saldirir.

Kendinden hiç söz etmemek çok soylu bir ikiyüzlülüktür

İnsanların tarih boyunca farkına vardıkları aşılmaz zorunluluk, bu zorunluluğun ne aşılmaz ne de zorunlu olduğudur

İçine doldurulacak çok şey olduğu zaman, günün yüzlerce cebi vardır”.

Bir düşmanla savaşarak yaşayan kişinin, düşmanını hayatta bırakmakta yararı vardır

Ruh arayanda, hiç ruh yoktur

Eğer hep öğrenci olarak kalırsam öğretmenime borcumu kötü ödüyorum demektir

1-)
Sevdiğiniz insanları düşünüyorsunuz, ama daha derine inin, sonunda sevdiğinizin onlar olmadığını göreceksiniz, siz bu sevginin içinizde yarattığı duyguları seviyorsunuz..!

2-) Hiç kimsenin bir şeyi sırf başka birisi için yapmadığını göreceksiniz. İnsanların bütün eylemleri kendisine yöneliktir, bütün hizmetleri kendine hizmettir, bütün sevgisi kendini sevmesidir..!

3-) Her güzel kadının olduğu yerde, birde onu düzmekten bıkmış zavallı bir erkek vardır
4-) Benim felsefe yöntemimi belirleyen temel özellik İNANMAMAKTIR..!

5-) Benim için para çok şey ifade etmez, yeter ki çalışmalarımı devam ettirmeye yetecek kadar param olsun..!

6-) KAYA GİBİ; Neysen o ol..!

7-) Beni öldürmeyen şey, beni güçlendirir

8- Ölüm güç bir şeydir. Ölümün son iyiliği, bir daha ölümün olmamasıdır..!

9-) Kadın sevmek demek, yaşamdan nefret etmek demektir..!

10-) Ümit mi? Ümit en son kötülüktür..! Ümit kötülüklerin en kötüsüdür, çünkü işkenceyi uzatır!

11-) Kutsal olan gerçekler değil, kişinin kendi gerçeği için çıktığı arayıştır..!

12-) İnsan ölümü nasıl karşılayacağına karar vermek zorundadır..!

13-) Kimin neyi bilmek istediğini kim belirleyebilir?

14-) Sürelere özgü zevkler herkes için geçerli değildir.

15-) Benim evim valizimdir.

16-) Kendi alevlerinizde yanmaya hazır olmalısınız, önce kül olmadan kendinizi nasıl yenileyebilirsiniz?

17-) Gerçek seçim, yalnızca gerçeğin ışığı altında filizlenebilir

18- Bir erkek ancak bir erkek gibi davranarak, onun içindeki kadının ortaya çıkmasına yol açar

19-) Aşık seven kişi değildir, sevdiği kişinin mutlak sahibi olmaya çalışandır

20-) Kadınları suçla ve cezalandır..! Onlardan uzak dur..!

21-) Cinsel arzu, aslında karşıdaki insanın zihni ve bedeni üzerinde mutlak hakimiyet kurmak için duyulan arzudan ibarettir..!

22-)Uçuruma Baktıkça Uçurumda Sana bakar.orjinali “when you look into an abyss, remember that the abyss also looks into you”

23-) Hırsı yenmek için, daha büyük bir hırs gerekir. Pek çok kişi daha az hırsla dönen çarkın altında ezilip gitmiştir.

24-) Bütün soğuk canavarların en soğuğuna devlet denir. Soğuk soğuk yalan söyler o; ve ağzından şu yalan sürüne sürüne çıkar; “Ben devlet ulusum ben” Yalan! yaratıcılardır ulusları yaratanlar.

25-) Devlet derim ona, herkesin ağı içtiği yere, iyilerin ve kötülerin; devlet, herkesin kendini yitirdiği yer.

26-) Derin olduğunu bilen kimse kolay anlaşılır olmaya calışır, kalabalıkta derin görünmekten hoşlanan kimse ise anlasılmaz olmaya calışır. Kalabalık dibini göremediği herseyi derin sanır cünkü.

27-) Bundan sonraki yıllarda yapacağım iş iyiden iyiye belirlenmişti. Olumlayıcı kesimini bitirmiştim işimin. Sözle, eylemle hayır diyen bölümüne gelmişti sıra. Bunlar da şimdiye değin sürüp gelen değerlerin yenilenmesi, büyük savaş, son karar gününün belirlenmesiydi. Bu arada, bir de yavaş yavaş çevreme bakıyor, kendime yakın gördüklerimi, güçlerine dayanarak bu yok etme işinde bana yardımı dokunabilecekleri arıyordum. İşte o günden beri, yazılarımın her biri bir oltadır: Kim bilir belki de olta atmakta herkesten ustayımdır?… Oltama hiç bir şey takılmamışsa suç benim değil artık. Balık yokmuş.

28- Insanlari siddetle kendi üzerine çeken, bir oyunu her zaman kendi lehine çevirmistir.

29-) Çok düsünen ve uygulamali düsünen, kendi maceralarini kolayca unutur, ama basindan geçenlerin çagristirdigi düsünceleri hiç unutmaz.

30-) Biri kendi düsüncesine bagli kalir; çünkü ona kendi kendine ulasmis oldugunu sanir. Öteki ise, onu zahmetle ögrendigi ve onu anlamis olmakla övündügü için baglidir düsüncesine. Sonuç olarak, her ikisi de kendini begenmislik .

1. Hepimiz bir sürü parçadan oluşuruz ve bu parçalar kendilerini ifade etmek için çırpınır. bizler yalnızca varılan son uzlaşmadan sorumlu tutulabiliriz, her parçanın sahip olduğu karmaşık dürtülerinden değil.
2. İdeal evlilik ilişkisi, her iki insanın da yaşamını sürdürmesi için bu ilişkiye muhtaç olmadığı zaman kurulandır.
3. Biriyle tam bir ilişki kurabilmen için önce kendinle ilişki kurabilmelisin.
4. Kendi yalnızlığımızı kucaklayamazsak, inzivaya karşı kalkan olarak başka birini kullanırız. yalnızca bir kartal gibi yaşayabilen insan-başka birine sevgisini verebilir; yalnızca o zaman o insan bir başkasının büyümesi ve gelişmesiyle ilgilenebilir.
5. Her insan, gerçeğin ne kadarına dayanabileceğini seçmeli.
6. En çok çiğ damlası, en sessiz gecede düşer.
7. Mezarlıkların, insanın zihnini dinlendirdiğini ve yaşamdaki önceliklerin değerlendirilmesini sağladığı söylenir.
8. En çok arzu edilen kadın en çok korkulan kadındır. tabii bunun nedeni onun ne olduğu değil, bizim onu nasıl gördüğümüzdür.
9. İkili yaşam ilave yaşam gibi. insana adeta uzatılmış bir yaşam sunuyor.
10. Bizler arzu edilenden ziyade arzu etmeye aşığızdır.
11. Kendini iyi biri olarak gösteriyor -kimseye zarar vermiyor- yalnızca kendinden ve doğadan başka kimseye! sırf pençeleri yok diye kendilerine iyi diyenlerden biri olmaktan vazgeçirmeliyim onu.
12. Uygar, kibar ve görgülü bir adam. vahşi tabiatını ıslah etmiş, içindeki kurdu kuzuya çevirmiş. ve buna ılımlılık diyor. bunun asıl adı, vasatlıktır.
13. Bastırılmış hınç insanı hasta eder.
14. Yaşadığımız şeyleri biz icat ederiz. dolayısıyla icat ettiğimiz şeyi de yok edebiliriz.
15. Tanrının ölmüş olması demek, varolmanın amacı olmadığını göstermez.
16. Ölümün geliyor olması, yaşamın değerli olmadığı anlamına gelmez.
17. Yaşam planınız sizin elinizde değilse, varlığınızı rastlantıya bırakmışsınız demektir.
18. Kimler daha emniyette, kimler daha rahat, kimler sonsuza dek mutludur? yalnızca sığ zihinli olanlar yani sıradan insanlar ve çocuklar.
19. İnsanların tarzları iki temel bölüme ayrılabilir: ruhunda sükunete kavuşmak ve mutlu olmak isteyen insanlar inanmalı ve iman etmeli, ama hakikatin peşindeki insanlar iç huzurundan feragat edip yaşamlarını bu sorgulamaya adamak zorundadırlar.
20. Başkalarının kurallarına uymak, insanın kendini yönetmesinden çok, hem de çok daha kolaydır.
21. Size düşen ödev kendinizi kabullenmenizdir, benim sizi kabullenmemim yollarını aramak değil. (kendinden hoşlanmayan pek çok insan gördüm; bunlar önce başkalarını kendileri hakkında iyi düşünmelerini sağlarlar.bunu başarınca da bu sefer kendileri de kendileri hakkında iyi düşünmeye başlarlar. ama bu sahte bir çözümdür; bu başkalarının otoritesinin altına girmeyi kabullenmektir.)
22. Aslında verir gibi yaparak hediyeyi kendiniz almaya çalışanlardan biri misiniz?
23. Bir dost dinleneceği bir yer aradığında ona verilecek en iyi yer sert bir yataktır.
24. Aslında kimse kimseye yardım edemez; insan kendine yardım etme gücünü kendi içinde bulmalıdır.
25. Neysen o ol.
26. Daha derinlere inip motivasyonlarınızın kaynağını bulun! hiç kimsenin bir şeyi sırf başka birisi için yapmadığını göreceksiniz. insanın bütün eylemleri kendine yöneliktir, bütün hizmetleri kendine-hizmettir, bütün sevgisi kendini sevmesindendir.
27. Yazılarımdaki başarı, sürüler halinde yaşamanın getirdiği rahatlıktan kendimi bilerek ve isteyerek uzaklaştırmamdan; kötü ve güçlü eğilimlerle yüz yüze gelme cesaretini gösterebilmemden kaynaklandı. araştırma ve bilim, önce inançsızlıkla başlar. ancak inançsızlık başlı başına strestir. yalnızca güçlüler buna dayanabilir.
28. Gerçeğin ne kadarına dayanabilirim ?
29. Beni öldürmeyen şey, beni güçlendirir.
30. Birinin kendisini başka birine açması ihanetin kapılarını açar ve ihanet insanı çok rahatsız eder.
31. Bir kişi köprüyü geçmek üzere -yani, öteki kişiye yaklaşıyor- o anda karşıdaki kişi, o kişinin zaten yapmayı düşündüğü şeyi yapmaya davet ediyor. o zaman birinci adam adım atamıyor; çünkü artık yapacağı şey, diğerine boyun eğmek gibi geliyor, belli ki yakınlaşma yolunu engelleyen şey, güç.
32. Ölümün son iyiliği bir daha ölmeyecek olmaktır.
33. Kafası bir sürü kitaba gebe ve baş ağrılarının nedeni de beynin doğum sancıları olduğu düşüncesinde.
34. Kemikleri, eti, bağırsakları ve kan damarlarını kaplayan deri nasıl insan görünümünü katlanabilir hale getiriyorsa, ruhun ajitasyonu ve ihtirası da kibirle kapatılmıştır; ruhu kaplayan deridir.

Nietzsche kendinden önceki filozoflardan farkli düşüncelerle çıkar sahneye.. Kimilerine göre karamsarlık diye adlandırılsa da, gerçekliği acımasızca dile getiren keder tanrısıdır.

Nietzsche’nin değer felsefesi de diğer filozoflar gibi değildir. “iyi” ve “kötü” onun için bir değer değildir *. güven, adalet, özgürlük gibi kavramları değer olarak görmektedir. bir filozof olarak nietzsche’nin temel aldığı düşünme konusu insandır. felsefe tarihinde insan hep varlık , etik ve ahlakçerçevesinde işlenmiştir ama nietzsche’nin bakışı doğrudan doğruya insana yönelik bir bakıştır. insan söz konusu olduğunda da insanlık genel şemsiyesinin altında toplanan insanlık kavramından değil, somut (tek insan) insandan bahseder. tek insan , belli bir yerde yaşayan, yüzü olan, kanlı canlı insandır ona göre.

insanları eşit olarak görmez. insanla hayvan arasındaki yapı farkı nietzsche’de insanla insan arasındaki farka dönüşebilir diyerek insanlar arasında yapı farkının olduğunu söyler. ona göre tek insan, yaşayan insandır. peki yaşamak nedir nietzsche’ye göre?
yaşamak, bir yanda güçteki çoğalma, artma, büyüme, oluşum, gelişim, diğer yanda güçteki zayıflama, çökme, azalma, küçülme, bozulma ve çürümedir. yaşayan varlığın gücü istemesinin görünümüdür. her yaşayan varlık, gücü isteyen varlıktır der ancak gücü istemek, güçlü olmak ne demektir diye bir soru çıkar sonrasında. ona da : ortaya konan hedefin, amacın gerçekleşmesini istemek der ve insanların gücü istemesindeki farklılğın insanları eşit kılmadığını söyler.

Dünyada tek bir anlamın olmadığını, bizim dünyaya, yaptığımız değerlendirmelerle anlam kattığımızı belirtir

Ey kardesim, yalnizliga mi çekilmek istersin? kendi yolunu kendin mi aramak istersin? biraz dur ve dinle beni..
kendine kötünü ya da iyini verebilir misin ve asabilir misin istemini basinin üstüne bir yasa gibi?
olabilir misin kendi kendinin yargici ve intikamcisi kendi yasanin?
bugün bile birçok seyde istirap çekiyorsun ey sen tek kisi: bugün hala cesaretin ve umutlarin tam.
fakat bir gün yoracak seni yalnizlik, bir gün bükülecek gururun ve yerinden oynayacak cesaretin. haykiracaksin bir gün “ben yalnizim” diye.
bir gün göremeyeceksin artik yükseldigini ve çok yakininda olacaksin alçaldiginin; kendi yücen bile korkutacak seni bir hayalet gibi. bagracaksin bir gün “her sey yanlis!” diye. duygular vardir yalnizlari öldürmek isteyen; basaramazlarsa öldürmeyi, o zaman kendileri ölmek zorunda kalirlar. fakat yeter mi gücün senin katil olmaya?
koru kendini iyilerden ve adillerden! onlar hoslanirlar kendi erdemini yaratanlari çarmiha germekten –nefret ederler yalnizlardan…
koru kendini sevginin nöbetlerinden! çok çabuk uzatir elini yalniz kisi, karsilastigi her insana… fakat karsilasabilecegin en büyük düsman kendin olacaksin yalnizca; bizzat kendin bekleyeceksin magaralarda ve ormanlarda pusuda.
ey yalniz kisi! kendine giden yolu yürürsün! kendinden ve yedi seytanin önünden geçer yolun!
ey yalniz kisi, yaraticinin yolunda yürürsün: bir tanri yaratmak istersin kendine yedi seytandan.
ey yalniz kisi, sevenin yolunda yürürsün: kendini seversin sen, bu nedenle küçümsersin kendini, sevenlerin küçümsedigi gibi.
yaratmak ister seven kisi, çünkü küçümser! sevdigi seyi küçümsemek zorunda kalmamis bir kisi, ne anlar ki sevgiden!
sevginle gidesin yalnizligina ve yaratmanla kardesim; çok sonra topallar adalet, senin ardindan.
gözyaslarinla gidesin yalnizligina kardesim. ben kendisinden ötesini yaratmak isteyeni ve öyle yok olani severim…

Doğruluk
Bana: Haydi öyle olsun! Seni deneyeyim bir, demek olanağı veren her kuşkuyu överim. Fakat deneye izin vermeyen hiçbir sorunun lafı edilmesine de dayanamam. Benim doğruluğumun sınırları bunlardır işte: Ondan ötesi için yiğitlik sökmez artık.
Başkalarının hakkımızda bildikleri
Kendi hakkımızda bildiklerimiz belleğimizin hatırda tuttukları, yaşantımızın mutluluğu için sanıldığından daha az kesindir. Bir gün gelir, bu yaşantıda başkalarının hakkımızda bildikleri ( ya da bildiklerini sandıkları) şeyler çıkıverir ortaya; o zaman onların fikirlerinin daha güçlü olduklarını fark ederiz, insan adının kötüye çıkmasından ise bildiklerinin yanlış çıkmasına daha kolay katlanır.

Ayrı duranlar
Parlamentarizm, yani beş tane politik düşünce arasından birini seçmek için verilen resmi izin, bağımsız ve kişisel görünmekten çok hoşlanan bir sürü insanın özellikle hoşuna gider.Fakat aslında sürüye tek bir düşünceyi zorla kabul ettirmek ya da beş tanesi arasında seçim yapmasına izin vermek o kadar önemli değildir; bu beş düşünceden hiçbirini paylaşmayan ve herkesten ayrı duran kişi, bütün sürüyü aleyhine çevirir her zaman.
Bir savunucu aleyhinde Bir davaya zarar vermenin en kalleşçe yöntemi bunu, bile bile kötü nedenler ileri sürerek savunmaktır.

Alkış
İnsan gürültü yapmadan alkışlayamaz, hatta kendini bile.
Neye inanırsın?
Şuna: Her şeyi yeniden teraziye vurmalı.
En insancıl davranış nedir?
Birisinin utanmasını önlemek.
Gurura karşı
Çok şişinme: Ufak bir iğne patlatıverir seni.
Okuyucuma
Sağlam çeneyle sağlam mide: İşte benim istediğim. Kitabımı hazmedince benimle anlaşacaksın muhakkak.
Güçbeğenir
Canının istediği gibi seç deselerdi cennetin tam ortasında küçük bir yer seçerdim: Ama yer, kapısında olsaydı daha iyi olurdu.

Bencillik
Bencillik, duyguların perspektif yasasıdır: Buna göre en yakın nesneler en büyük ve en ağırlarıdır, uzaktakilerin ise ağırlıkları ve boyları küçülür.
Zerdüşt
Doğrusu şu ki, insan kirli bir nehirdir. Kirli bir nehiri kirlenmeden içine alabilmek için bir deniz olmak gerek. Görüyorsunuz, insandan üstün olmayı öğretiyorum size: Üstün insan bu denizdir; sizin büyük aşağısamanız onda yok olabilir.
Ne yazık, insanın artık dünyaya yıldız getiremeyeceği zamanlar yaklaştı. Ne yazık, insanların en aşağılığının, kendini aşağısamasını artık bilemeyenin görüleceği zamanlar yaklaştı.
Ne mutlu uykusu olanlara, hemen uyuyacaklar çünkü.
Bir gün Şeytan şöyle dedi bana: Tanrının da cehennemi var: İnsanlara beslediği sevgidir bu.
Geçende de söyle dediğini duydum onun: Tanrı öldü; insanlara olan merhametinden öldü Tanrı.

Toplum
Bulanık suda balık avlayanla derinliklerden feyiz alanları halk kolaylıkla bir tutar.
Her ulusun kendine öz iki yüzlülükleri vardır: Erdemleri, der bunlara o. İnsan kendi en iyi yanını bilmez, bilemez.
Bir barbarlık dönemi başlıyor; bilimler de ona hizmet edecekler.

İnsan
Sonuçlar karşısında korkaklık: Çağcıl bir kusur.
Ne denli yükselirsek, uçmak bilmeyenlere o denli küçük görünürüz.
Tutkulu insanlar, başkalarının ne düşündüklerini az düşünürler: Durumları onları hiçliğin üzerine yükseltir.
Bir inancı sırf adettir diye kabullenmeye namussuzluk, korkaklık, tembellik denir. Şu halde namussuzluk, korkaklık, tembellik ahlakın önsel?i olsalar gerek.
Her erdemde budalalık eğilimi, her budalalıkta erdem eğilimi vardır. Rusya?da ?evliya gibi aptal? derler. Yaşam, sıkılmaya vakit kalmayacak kadar, çok kısa değil midir? Hiç değilse insan cennetteki, sonsuz mutluluğuna inanmalı ki…..
Kadını kadının içinde özgürlüğe kavuşturmalı!
Kadının nasıl bir nimet olduğunu tüm derinliği ile hissetmek gereklidir.

Düşünce
Bilgi kuramından ibaret kalan felsefe, gerçekte o çağın çekingen bir öğretisinden, bir ılım (itidal) öğretisinden başka şey değildir artık: Kapının eşiğinde duran ve içeriye girme hakkını kendinden esirgeyen bir felsefe ? en son kertesine inmiş, bir son, bir can çekişme haline, acınacak hale gelmiş bir felsefedir bu. Şu halde, nasıl olur da böyle bir felsefe….hüküm sürebilir!
Sevgi yüzünden yapılan şey her zaman iyilikle kötülüğün ötesinde yapılır.

İnsanoğlu hiçbir şey istememektense hiçliği istemeyi yeğler.
Güzel, çirkini yendiği anda büyük üslup da doğar.
Büyük bir düşünceyle karşı karşıya olmak dayanılır şey değildir. Bir düşünceyi—bu yüzden ölmelerine meydan vermeksizin?bildirebileceğim insanlar arıyorum, çağırıyorum onları.
Doğru diyince bu zihnimde kesinlikle yanlışlığın tersini değil, fakat sadece en esaslı hallerde çeşitli yanlışların birbirlerine oranla durumlarını gösteriyor.
Gizemsel izahlar derin sanılır; doğrusu şu ki, yüzeysel bile değildir onlar.

Kaynak:
Seçilmiş Düşünceler (Denemeler)
Friedrich W. Nietzsche
Türkçesi: Samih Tiryakioğlu
Assos Yayınları

Konu ilk kez 2006 yılında sitemiz tarafından açılmıştır.Diğer sitelerde gördüğünüz kopyaların bir çoğu kaynak gösterilmeden yayınlanmıştır.Lütfen alıntılarınızda kaynak gösteriniz.

1 yorum:

  1. Merhabalar,

    Friedrich Nietzsche’nin ‘’Böyle Buyurdu Zerdüşt’’ kitabından en sevdiğim 10 alıntıyı okumanız için izninizle ben de sizinle paylaşmayı çok isterim: http://www.ebrubektasoglu.com/yazi/friedrich-nietzsche-boyle-buyurdu-zerdust-kitabindan-en-sevdigim-10-alinti/

    Güzel okumalar dilerim,
    sağlıkla kalın.

    YanıtlaSil